Muhammed İkbal, Pakistan’ın kuruluşunda büyük payı bulunan; şair, alim, filozof ve
politikacı.
Tek cümleyle yazılan bu tanım elbette yetersiz kalır. Hele
de Muhammed İkbal gibi önemli bir kişiliği anlatırken tek cümle kullanmak ona
hakaret olur.
Muhammed İkbal, Hindistan’daki Amerikan sömürgesine karşı
müslüman halkı örgütlemiş ve Pakistan’ın kurulmasında çok önemli bir rol
oynamıştır.Pakistan’ın milli şairidir. Hatta birçok internet sitesinde “Pakistan’ın
Mehmet Akif’i” olarak tanımlanmış. Fakat bu tanım da Muhammed İkbal’e dar
gelir. O, Pakistan için milli şairden öte, önemli bir düşünür ve politikacıdır.
Mehmet Akif gibi edebi yönü değil, fikir
yönü daha baskındır.
Şimdi biraz da bu edebiyatın ve fikirlerin nasıl yeşerdiğinden
bahsedeyim.
Muhammed İkbal, mutasavvıf bir anne babanın çocuğu olarak
dünyaya geliyor.İlk eğitimini Kur’an üzerine alıyor. Daha sonra Arapça ve
Farsça eğitimi almaya başlıyor. Dil hocasının onu yönlendirmesiyle İslam
Edebiyatı üzerine yoğunlaşıyor.
Daha sonra 1905’te Cambridge Üniversitesi’nde Felsefe ve
İktisat bölümünden mezun oluyor. Londra’da yaklaşık 3 yıl Arap Dili ve
Edebiyatı alanında hocalık yapıyor ve bu dönemde oldukça ilgi gören islami konferanslar
veriyor. Bi’ yandan konferansları verirken diğer yandan da hukuk üzerine
yoğunlaşıyor ve bir de savcılık diploması alıyor. Bu diplomayı aldıktan sonra
Munich Üniversitesi’ne gidip Felsefe dalından doktora yapıyor. Bütün bu
süreçler esnasında şiirleri ve makaleleri yayımlanan Muhammed İkbal, 1908’de
Hindistan’a döndüğünde büyük bir sevgiyle karşılanıyor. Ülkesine döndükten
sonra bir yandan edebiyatını sürdürürken diğer yandan da halka yeni yollar
çiziyor ve bakış açıları kazandırıyor. Siyaset hakkında şu cümlesi benim için
oldukça önemlidir:
"Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet
etmektir"
Muhammed İkbal, siyasetin şerefe davet etmek olduğunu, Kurtuluş
Savaşı sırasında yaklaşık 1.5 sterlinlik yardım toplayıp, Ankara Hükümetine göndererek tüm dünyaya göstermiş: samimiyetini ve
izzetini ıspatlamıştır.
İkbal’in en çok dikkat çeken özelliklerinden biri de Mevlana’ya
olan hayranlığıdır. Mevlana’nın fikirlerinden oldukça etkilenmiştir. Bu
hayranlığını “Mevlâna,aşkın rehberidir;sözleri susuzlara çeşme,vücudu vecd-ü
heyecandır.” beyitiyle ifade etmiştir. Beyit demişken şiirlerinde de
bahsedelim. Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır ve şiirleri Fars Edebiyatı’nın
en önemli yapıtlarındandır.
---
Muhammed İkbal’in politikacı ve şair yönünden bahsettik. Şu
sözünü söylemeden geçmeyelim:
"Devletler şairlerin kalbinde doğar, politikacıların
ellerinde büyür ve ölürler..."
Biz onun en çok fikir adamlığıyla, politikacılığıyla,
akademik kariyeriyle konuşsak da, Muhammed İkbal, şairliği ne kadar ön plana
taşıdığını bu cümlesiyle belirtmiştir...
Dünyanın onun gibi şairlere, fikir adamlarına tekrar
ihtiyacı var.
21 Nisan 1938’de rahmetli olan Muhammed İkbal’i saygıyla
anıyor ve sizlere onu tanıtmaya çalışmaktan gurur duyuyorum.
Mekanı Cennet olsun...
M.Enes Batman