22 Nisan 2014 Salı

İskender Pala

Ve bu sayımızda İskender Pala ile buluşturuyoruz sizleri. Kutlu Doğum, Su Kasidesi, Fuzuli ve biz Tenefüs okuyucularına en güzel temennileriyle İskender Pala. Şimdiden hepinize iyi okumalar.

-Peygamberimize yazılan naat-ı şeriflerle aynı şairlerin başka gazelleri arasında oldukça fark olduğunu görüyoruz. Bunu neye bağlamalıyız?
İskender Pala: Ne zaman şairler Hz. Peygamber için bir şiir yazmaya kalkışsalar bambaşka şeyler yazıyorlar. Hiç tahmin edilmeyecek kadar güzel yazıyorlar. Hz. Peygamber’e olan sevgileri ve aşkları o derece onlara güzel sözler söyletiyor ki, söylenen söz, söylenenin adından dolayı birden bire üst katmana çıkıveriyor.
-Şimdi, Hazreti Peygamber’e yazılmış şiir deyince aklımıza ilk Fuzuli’nin Su Kasidesi geliyor. Su ile Hz. Peygamber arasındaki benzerlikleri neye dayandırıyoruz?
İskender Pala: Peygamber ile su arasında bir özdeşlik var. İkisi de mütevazı. İkisi de başkaları için iyilik yapıyor. İkisi de temizleyici. İkisi de korkutucu veyahut da uyarıcı. İkisi de tam manasıyla insanların yararına. İkisinden de insanlar rahmet devşiriyor. İkisinden de iyiliğe gidiyorlar.
-"Su Kasidesi"ni yazarken Fuzuli'ye ilham veren ne oluyor?
İskender Pala: Dicle Nehri’nin devamlı güneye doğru akması yani Kıble’ye doğru akması Fuzuli’ye ilham veriyor. Diyor ki; bu su Hz. Peygamber’e âşık, oraya doğru gidiyor. Ve bu duygularla bir şiir yazıyor.
-Peki, Fuzuli neden bu kasidesinin redifini ‘su’ yapıyor sizce?
İskender Pala: Fuzuli öyle bir aşk ile seviyor ki yüreği yanıyor ve her beyitin sonunu su ile bitiriyor. Yani yüreğim yanıyor, bana su getirin diyor.
-Su Kasidesi’nin ilk beyitinde Fuzuli ‘gönlümdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma’ diyor. Bu cümleden ve bu beyitinde şair ne anlatmak istiyor?
İskender Pala: Biliyorsunuz itfaiyecilikte bir kural vardır: Eğer yangın büyütülmek isteniyorsa üzerine su serpilir. Yani bir yangına az su serperseniz yangın çoğalır, çok su serperseniz yangın söner. Çünkü az su oksijenini çoğaltır. Yangının devamı için oksijene ihtiyaç vardır. Dolayısıyla diyor ki; ey gözüm sen ağlayıp durma, sen ağladıkça yangınım artıyor. Ateşim artıyor. Eğer bu yangını kökünden söndürecek bir su olmazsa, o su rahmet olan su yani Hazreti Peygamber, bu yangın sönecek değil. Kalbimdeki bu yangını söndüreceğim diye de gözyaşımdan serpip durma çünkü sen gözyaşı serptikçe yangın çoğalıyor, yangın çoğaldıkça sen ağlıyorsun, ağlama çoğaldıkça yangın çoğalıyor, yangın çoğaldıkça ağlama çoğalıyor. Hepsi bir kısır döngü içerisinde.
-Bana biz biraz uzaklaştık gibi geliyor artık. Su'ya bakınca o hissiyatı yakalayamıyoruz örneğin. Biraz o kültürden uzaklaştık gibi geliyor. Size bugünün insanı ve eskinin insanı deyince aklınıza ne geliyor bu yönlerden?
İskender Pala: Bugünün insanı şöyle bakıyor; bir gül alıyor ‘Ne kadar da çok dikeni var bu gülün’ diyor. Eskinin insanı şöyle bakarmış; bir gül alır ‘Allah’ın hikmetine bak dikenlerin arasında gül açtırmış.’ dermiş. Bu bir bakış açısı.
-‘’Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su’’ şairin bu beyitte bizlere söylemek istediği arzusu, hayali nedir? Bizlere ne anlatmak ister?
İskender Pala: Çok güzel bir beyittir. Kısaca şunu söylüyor: Ey okuyucu, ey dostlarım! Diyor ve bizlere sesleniyor Fuzuli. Eğer ben onun elini öpebilmek arzusuyla, o hasretle, onun elini bir kerecik öpseydim diye diye can verirsem; benim mezarımın toprağından kase yapın ve o kase ile götürün sevgiliye (Hz. Muhammed) bir su ikram edin. Ta ki o sevgiliye su ikram ettiğinizde benim toprağım onun eline değmiş olduğunda huzura ermiş olurum.
-Gerçekten de çok derin anlamlar yakalıyoruz okurken.Biraz kıyaslıyorum kafamda; sizce Fuzuli bugün yaşasaydı..?
İskender Pala: Edebiyat Nobel’ini her sene tekrar tekrar alırdı.
-Peki, çok teşekkür ederiz.Son olarak Fuzuli’nin torunları, biz gençlere, ne söylemek istersiniz?
İskender Pala: Fuzuli’nin söylediklerini bugünün diliyle yeniden harmanlamalısınız. Yeniden söylemelisiniz.






                                                                                                                     Enes Pınar
                                                                                                                     M. Enes Batman
                                                                                                                     Ceren Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder