Doğduk. Hep birlikte bütün acılara aynı anda ağladık. Şimdi büyüyoruz ve değişiyor her şey. Sanki küçükken herkese gülümseyebilme yeteneğimizi biri çalmış gibi. Utanıyoruz. Korkuyoruz. Bize büyüyünce kötü olacak, kötü olacaksın dememişti kimse. Büyüdükçe sevmenin yerini bütün nefretler alacak dememişti kimse. Gerçi dese de elimizden ne gelirdi bilmiyorum. Sadece daha çok çizgi film izlerdik belki akıl edip. Sadece daha çok oyun oynardık. Ama şans bir defaydı. Zamanı durduramadık. Zamandan yana da olamadık. Büyüdük ve yorulduk. Büyüdük ve yalnızlaştık. Bizi bu yalnızlıkta bıraktılar. Ya da belki de biz kendimizi bütün yalnızlıkların içine atıyoruz. Büyürken neyi kaybettik de böyle olduk bilmiyorum. Hangi yaşımızda karardı kalbimiz? Yoksa doğru düzgün düşünmeye başladığımızda mı oldu her şey? Bilmiyorum. Oysa A harfini bile bilmediğim zamanları ne denli özledim. Benim dünyada en sevdiğim şeydi mesela soru sormak. Soru sormak namına işleri yüzünden konuşamadığım annem ve babamla doyasıya konuşmak. Şimdi ne onların, ne de benim vaktim var. Ben sorularımı bile itekleyecek kadar meşgulüm. Hatta sabahın 7'sinde kalkmamıza rağmen hepimiz birbirimizin yüzüne bile bakamayacak kadar meşgulüz. İşte bu yüzden de gittikçe nefret etmeye başladım büyümekten. Gittikçe nefret etmeye başladım o kadar ihtiyacım olan zamandan. Ben fark ettim ki salıncaktan düşmeyi daha çok seviyormuşum. Lakin çocukken bunların hiçbirinin farkında değildim. Başımı okşayarak 'büyüme kızım' diyen ablalara anlamayarak bakardım. Başımı okşamayı bıraktıklarında onların yerinde olmanın aslında daha güzel olabileceği hayalleriyle yoluma devam ederdim. Çünkü hepimiz gibi benim de çocukluğumun en büyük hayali büyümekti. Büyümek ve kendi başımıza gezmek. Büyümek ve tek başına otobüse binmek. Büyümek, büyümek ve büyümek. Ne büyük hayalmiş! 17 yaşında fark ettim ki ne kötü hayalmiş. Ki zaman geçtikçe daha da kötüleşiyor. Ben ki her şeyin her zaman bir çözümü olduğuna biraz da olsa inanan bir kızdım fakat zamanın önünde durmanın, zamanı durdurmanın ya da geri döndürmenin hiçbir yolu yok. Bu dünyada imkansızlığın olduğu aklımıza gelir miydi? İleride çocukluğumuzu özleyeceğimiz aklımıza gelir miydi? Gelmezdi. Benim hiç gelmemişti. Kuzenlerime 'büyüme' dediğimde onların da gelmediğinden eminim. Onlar bilmiyor ki evcilik oynamak, kardeşinle salıncakta sallanmak dünyanın en güzel işi. Ve dünyada en çok özleyecekleri şeylerden birinin belki de alışveriş arabalarının içine sığmak olacağını bilmiyorlar. Korktuklarında annelerinin sarılmasıyla geçen korkularını, korkmanın bile ne demek olduğunu bilmedikleri o günleri özleyeceklerini bilmiyorlar. Bilmiyorlar işte ve biz de bildiremiyoruz. Elimizden sadece büyümeye çalışmak, zaman geçtikçe kaybetmek geliyor.
Çocukluk ki her şeyin başı. Çocukluk ki insanlığın temeli. Ve biz engelleyemiyoruz büyümeyi. Çocukluk ki en güzel günlerimiz. Çocukluk ki; herkesle el ele tutuşup, herkese ne olursa olsun gülümseyeceğimiz tek zamanlar. Çocukluk ki; en büyük özlemim/iz.
Ceren Öztürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder