22 Nisan 2014 Salı

Muhammed İkbal



Muhammed İkbal, Pakistan’ın kuruluşunda büyük payı bulunan; şair, alim, filozof ve politikacı.

Tek cümleyle yazılan bu tanım elbette yetersiz kalır. Hele de Muhammed İkbal gibi önemli bir kişiliği anlatırken tek cümle kullanmak ona hakaret olur.

Muhammed İkbal, Hindistan’daki Amerikan sömürgesine karşı müslüman halkı örgütlemiş ve Pakistan’ın kurulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.Pakistan’ın milli şairidir. Hatta birçok internet sitesinde “Pakistan’ın Mehmet Akif’i” olarak tanımlanmış. Fakat bu tanım da Muhammed İkbal’e dar gelir. O, Pakistan için milli şairden öte, önemli bir düşünür ve politikacıdır.  Mehmet Akif gibi edebi yönü değil, fikir yönü daha baskındır. 
Şimdi biraz da bu edebiyatın ve fikirlerin nasıl yeşerdiğinden bahsedeyim.

Muhammed İkbal, mutasavvıf bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geliyor.İlk eğitimini Kur’an üzerine alıyor. Daha sonra Arapça ve Farsça eğitimi almaya başlıyor. Dil hocasının onu yönlendirmesiyle İslam Edebiyatı üzerine yoğunlaşıyor.
Daha sonra 1905’te Cambridge Üniversitesi’nde Felsefe ve İktisat bölümünden mezun oluyor. Londra’da yaklaşık 3 yıl Arap Dili ve Edebiyatı alanında hocalık yapıyor ve bu dönemde oldukça ilgi gören islami konferanslar veriyor. Bi’ yandan konferansları verirken diğer yandan da hukuk üzerine yoğunlaşıyor ve bir de savcılık diploması alıyor. Bu diplomayı aldıktan sonra Munich Üniversitesi’ne gidip Felsefe dalından doktora yapıyor. Bütün bu süreçler esnasında şiirleri ve makaleleri yayımlanan Muhammed İkbal, 1908’de Hindistan’a döndüğünde büyük bir sevgiyle karşılanıyor. Ülkesine döndükten sonra bir yandan edebiyatını sürdürürken diğer yandan da halka yeni yollar çiziyor ve bakış açıları kazandırıyor. Siyaset hakkında şu cümlesi benim için oldukça önemlidir:
"Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet etmektir"
Muhammed İkbal, siyasetin şerefe davet etmek olduğunu, Kurtuluş Savaşı sırasında yaklaşık 1.5 sterlinlik yardım toplayıp,  Ankara Hükümetine göndererek  tüm dünyaya göstermiş: samimiyetini ve izzetini ıspatlamıştır.

İkbal’in en çok dikkat çeken özelliklerinden biri de Mevlana’ya olan hayranlığıdır. Mevlana’nın fikirlerinden oldukça etkilenmiştir. Bu hayranlığını “Mevlâna,aşkın rehberidir;sözleri susuzlara çeşme,vücudu vecd-ü heyecandır.” beyitiyle ifade etmiştir. Beyit demişken şiirlerinde de bahsedelim. Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır ve şiirleri Fars Edebiyatı’nın en önemli yapıtlarındandır.
---
Muhammed İkbal’in politikacı ve şair yönünden bahsettik. Şu sözünü söylemeden geçmeyelim:
"Devletler şairlerin kalbinde doğar, politikacıların ellerinde büyür ve ölürler..."

Biz onun en çok fikir adamlığıyla, politikacılığıyla, akademik kariyeriyle konuşsak da, Muhammed İkbal, şairliği ne kadar ön plana taşıdığını bu cümlesiyle belirtmiştir...
Dünyanın onun gibi şairlere, fikir adamlarına tekrar ihtiyacı var.
21 Nisan 1938’de rahmetli olan Muhammed İkbal’i saygıyla anıyor ve sizlere onu tanıtmaya çalışmaktan gurur duyuyorum.
Mekanı Cennet olsun...




                                                                                           M.Enes Batman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder