Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere Nilgün Marmara'yı ve onun Daktiloya Çekilmiş Şiirler'ini tanıtacağım.
Nilgün Marmara 13 Şubat 1958 yılında, Plevneli muhasebe müdürü Fikri
Marmara ile Vidinlili Perihan Marmara’nın ikinci kızı olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Kadıköy’de geçen çocukluk ve gençlik yıllarını “Din en büyük afyondur” sözünü dilinden
düşürmeyen sol görüşlü babası ile Bulgaristan’da geçen çocukluk ve gençlik yıllarını hiç
unutmayan annesi şekillendirdi. Marmara, ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji ve Lisesi’nde bitirdi. Daha sonra lisans
eğitimi için önce İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi, fakat bölümün
sağ görüşlü öğrencilerinin çoğunlukta olması sebebi ile yeniden sınava girmeye karar verdi.
Bu defa Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne girmeye hak kazanan
Marmara, buradan "Sylvia Plath’in Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi" adlı lisans teziyle
mezun oldu.
1980 askeri darbesi, Marmara’nın da günlük hayat akışını değiştirdi.
Dostları ile evlerde toplanmaya başladı ve çoğunluğu edebiyatın ünlü isimlerinden oluşan
dostlarıyla gecelerce sürecek hararetli dil tartışmalarına girdi. Ünlü yazar ve şair dostları
arasında İlhan Berk, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cihat Burak, Turgut Uyar, Edip Cansever ve
Cemal Süreya gibi isimlerin yanı sıra dönemin genç şairlerinden Seyhan Erözçelik, Orhan
Alkaya, Lale Müldür, Günseli İnal, Cezmi Ersöz, Turgay Özen ve Mustafa Irgat vardı. Bu
partilerden birinde tanıştığı Kaan Önalla önce birlikte yaşamaya başladı. Evliliğe karşı
olduğunu her fırsatta söyleyen Marmara, hem Önal’ın, hem de kendi ailesinin baskılarına
dayanamayarak 1982 yılında Önal yedek subaylığını yaparken evlendi. Hayatı boyunca hiç çocuğu olmayan Marmara, bu konudaki
isteksizliğini “mutsuzlar ordusuna yeni bir nefer daha” sözleriyle açıklardı.
Marmara, uzun süre kimseye göstermediği
şiirlerini Kaan Önal’ın on altı aylığına çalışmak için gittiği Libya’da kalırlarken daktiloya
çekmeye başladı. Libya’nın baskıcı ortamına dayanamayan çift daha sonra İstanbul’a
döndü fakat Marmara’nın toplumsal rolleri ve şairliği arasındaki çatışmalı geçen günleri onun
ruhsal durumunu daha da kararttı. 13 Ekim 1987’de Göztepe’de beşinci kattaki evlerinin
penceresinde atlayarak hayatına son verdi.
Yaşamı boyunca yalnızca şair dost çevresiyle paylaştığı şiirleri ölümünün ardından
Daktiloya Çekilmiş Şiirler adıyla 1988 yılında yayınlandı. 1977’den 1987’ye ölümünden
yalnızca 1 ay öncesine dek yazmış olduğu şiirleri kapsar Daktiloya Çekilmiş Şiirler.
Nigün Marmara şiirleri bir içe dönüştür. İç dünyasındaki karamsarlığı görmek mümkündür. Çiçekler, mevsimler,
hayvanlar, güneş, özellikle de ay ve renkler şiirlerinde ortak olarak kullanılan simgelerdendir.
Kuş, özellikle de martı imgesi de Marmara şiirlerinde çokça kullanılır.
Sylvia Plath'ı çok severdi. Plath üzerine incelemeler yaptı. Bu şairin,
bireyin yalnızlığına ve varoluş sorununa bakışından çok etkilenmişti. Yazgısı da ona benzedi. Çünkü, o da Sylvia Plath gibi intiharı seçti.
Ece Ayhan: ''Hayatın arka bahçesini gören iki türk kadın yazardan biri"dir der onun için. İkincisi ise şüphesiz Tezer Özlü'dür.
Küçük İskender ise onun için ''güzel marmara'' der.
''nil' de gün ansızın battı ..''
"en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.
Böyle işte Nilgün Marmara. Bu dünyada yer edinememiş kendisine. Ardından bize sadece şiirlerini bırakmış. Giderken düşündüğü tek şey ise şüphesiz kuşlar olmuş.
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna"
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna"
bir çocuk demiş.
''Benden sonra kuşlara iyi bakın''
Ve sana söz güzel kadın: Kuşların bize emanet!
-Damla OKAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder