10 Şubat 2014 Pazartesi

Geçmişin Getirisi

                           
Yine anlık bir olay sonrası kalemimi aldım elime. Karanlık ve gizemli olan sevgi adı verilen o odada yalanların ışık tuttuğu bir ilişki bu. Başka bir açıklama ya da betimleme bulamadım ben bu işe. Ne kadar doğru olabilir o kadar yaşatılanlardan sonra hala bu denli güvenip sevgi için gururu ayaklar altına alabilmek ?

Bilmiyorum, benim aşk adını verdiğim (her ne kadar toz pembe izler olsa da gerçeklerle dolu bir ütopyam olmuştur her zaman) ezber bu değil. Duygularımın aptallığına attığım yüreğimi kızartan tokatlarım var. Duygularımın önüne geçen gururla dolmuş taşmış profilim için hepsi. Çeşitli insanların yer aldığı, olayların farklı fiillerle gerçekleştiği benzer senaryoların profilime bıraktığı izler bunlar. Artık hepsini mantığımın yardımıyla yüreğimin geçmişte bıraktığı ''Tecrübe Rafı'' adını verdiğim bölüme bıraktım.


Duygularımın tükenmişliğine inanmıyorum ben. Sadece bir süreliğine yerlerinin büyük bir kısmını mantığa bırakmayı tercih ettiler. Tozlu sayfaların geçmişin getirileri bunlar. Şimdi ki durumumu çok sevdiğim isimlerden biri olan Nazım Hikmet sanki beni yorumlamış satırlarında ‘’Akıl yorulabilir, yılabilir ama yüreğin sırtı gelmez yere. ‘’ Ben yoruldum, aklım yoruldu, mantığım soluk soluğa. Yüreğim hala umutlu, sol yanım sırılsıklam olsun istiyor. Sevgi dolu kocaman bir yürek, asla parçalanmaması gereken güven ve sadakat dolu bir ruh harmanlanıp sol yanımı sırılsıklam etsin istiyor. Şimdiden çiselemeye başlamış bile. Her defasında yansa da, yıkılsa da, paramparça olsa da bu sefer yaşamaya değer.
                     
                                                                Ceren DEMİREL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder