Yine anlık bir olay sonrası kalemimi
aldım elime. Karanlık ve gizemli olan sevgi adı verilen o odada yalanların ışık
tuttuğu bir ilişki bu. Başka bir açıklama ya da betimleme bulamadım ben bu işe.
Ne kadar doğru olabilir o kadar yaşatılanlardan sonra hala bu denli güvenip
sevgi için gururu ayaklar altına alabilmek ?
Bilmiyorum, benim aşk adını verdiğim (her
ne kadar toz pembe izler olsa da gerçeklerle dolu bir ütopyam olmuştur her
zaman) ezber bu değil. Duygularımın aptallığına attığım yüreğimi kızartan
tokatlarım var. Duygularımın önüne geçen gururla dolmuş taşmış profilim için
hepsi. Çeşitli insanların yer aldığı, olayların farklı fiillerle gerçekleştiği
benzer senaryoların profilime bıraktığı izler bunlar. Artık hepsini mantığımın
yardımıyla yüreğimin geçmişte bıraktığı ''Tecrübe Rafı'' adını verdiğim bölüme
bıraktım.
Duygularımın tükenmişliğine inanmıyorum
ben. Sadece bir süreliğine yerlerinin büyük bir kısmını mantığa bırakmayı
tercih ettiler. Tozlu sayfaların geçmişin getirileri bunlar. Şimdi ki durumumu
çok sevdiğim isimlerden biri olan Nazım Hikmet sanki beni yorumlamış
satırlarında ‘’Akıl yorulabilir, yılabilir ama yüreğin sırtı gelmez yere. ‘’ Ben
yoruldum, aklım yoruldu, mantığım soluk soluğa. Yüreğim hala umutlu, sol yanım
sırılsıklam olsun istiyor. Sevgi dolu kocaman bir yürek, asla parçalanmaması
gereken güven ve sadakat dolu bir ruh harmanlanıp sol yanımı sırılsıklam etsin
istiyor. Şimdiden çiselemeye başlamış bile. Her defasında yansa da, yıkılsa da,
paramparça olsa da bu sefer yaşamaya değer.
Ceren DEMİREL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder