Alaska’nın Peşinde. İlk olarak geçen sene okuduğum ve arada sırada tekrar okuduğum o harika John Green kitabı. Şuan John Green dediğimde hepiniz büyük ihtimalle ergen kitabı gibi şeyler dediniz. Ama aslında öyle değil. Tamam belki John Green’i n ülkemizdeki en popüler kitabını her kızın elinde görmüştürsünüz. Hani mavi dışlı olan. ‘‘Aynı Yıldızın Altında’’. O kitabı okuyanlar bana göre çok abarttı. Sonuçta klasik bir aşk hikayesiydi. Hasta bir kız bir erkeğe aşık oluyor ve sonra hayatı değişiyor falan filan. Ama Alaka’nın Peşinde farklı bir kitap. Daha derin bir kitap. Klasik bir aşk hikayesi yok mesela kitapta. Daha farklı. Daha içten. Daha güzel.
Kitap 2 farklı bölümden oluşmaktadır. Önce ve Sonra. Spoiler
vermemek için neyin öncesi ya da neyin sonra olduğunu söylemeyeceğim.
Okuduğunuzda ağzınızın açık kaldığı bir
yer ama. Uzunca bir süre hem de. Dili baya basit bir kitap. Öyle detaylı
süslemeler falan yok cümlelerde. Gayat basit tutmuş yazar. Fakat yaptığı
benzetmeler gerçekten çok güzeldi. Okurken kendine kendime sırıttığım tarzdaydı
işte.
Olaylar Tıknaz(Miles Halter)’ın okula gelmesiyle başlar. Tıknaz
geldikten sonra Alaska Young, Chip Martin(Albay),
Takumi Hikohito ve Lara Buterskaya’dan oluşan arkadaş grubuna katılıyor. Sonra
tahmin edebileceğiniz gibi olanlar oluyor.
Kısacası; Alaska’nın Peşinde benim okuduğum en en en iyi
kitaplardan biriydi. Ve bu nedenle sizlerle paylaşmak istedim.Umarım beğenmişsinizdir.
Umarım en kısa zamanda okursunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder