15 Ocak 2014 Çarşamba

Uyanmaklar

Uyanıyorum. Bomboş bu uyanmak. Pek de uyudum sayılmaz. Dün gece iki arkadaşımı kaybederek uyudum. Ve bugün de daha bir çok arkadaşımı kaybetmek için uyanıyorum. Kim bilir kaç tarihli bir zamanımız geliyor aklıma. Onunla olan bir zamanımız. O zaman da sabah uyanmıştım. Hem de benden beklenemeyecek kadar erkenden. Ve tüm arkadaşlarım yanımda, herkes tamdı. Ben de tamdım. Tastamam. Giyinmek, pijamalarımı çıkarmak ve biraz aceleyle kahvaltı etmek. Biraz utana sıkıla kahvaltı edememek. O büyük kalbiyle bir adam gelecekti yanıma, onun utangaçlığında bir kahvaltıydı benimkisi. Sonra telefonu elime alıp onun uyanmasını beklemek heyecanındayım. Ne tuhaf heyecan. Kalbim durmuş muydu yoksa gümbür gümbür müydü o sıra? Ne giyeceğim diye düşünmekten de delirecektim tam da o anlarda. Acaba ona ne söylesem de sarılsam diye düşünmekten de alıkoyamamıştım kendimi. Saatler sonra bir mesaj: Geldim. Ben giyinmişim. -Ne şaşırmıştım ama bir şey bulup, beğenip, karar verip giyebildiğime- Sonra hızlı adımlarım. Ve benden bir mesaj: Bekle, geliyorum. Ellerimi tutamazdım hiçbir zaman. Hep titrerlerdi. O gün de tutamamıştım. Tam iki dakika sonra ayaklarımla o büyük adamın yanında olacaktım. Ve, oldum. Bir tebessüm. Benden, ondan. Seslerimizi duyamamıştık, köpekler çok havlıyordu. Sesimi duyamamıştım; kalbim gümbür gümbürdü. Aldım onu, hiç unutamayacağım bir yere götürdüm. Ve arkadaşlarım tam. Hala tastamam. Oturduk. O beyaz, tahtadan, eski, aslında her gün oturduğum banka oturduk. Sustuk. Ben dilimi kaybetmiştim de ya o? Seven ben değil miydim, bari o konuşsaydı. Ama yine de söyleyebileceklerimin en iyilerini söylemiştim. 'Seni seviyorum' hariç. Ne dilim yanaşmıştı söylemeye ne de duygularım. Neden peki? Neden söyleyememiştim? Bilmiyorum. Bazı sorularımın cevabını hiç bulamıyorum. Sonra yine susmuştuk. Hava soğuktu. Ama ben soğuktan değil heyecandan titriyordum. Bakamıyordum. Sonra kalktı. Gittik. Öptü, gitti. Birbirlerine arkalarını döndüklerinde sonradan durup, tekrar bakan kişi seviyordur. Ben baktım. Yolun sonunu getiremedim baktım. O ise gidiyordu. Keşke bilseydim hem son gelişi hem de son gidişi olduğunu. Oysa ben o sırada gülümsüyordum. Sonra dönüp arkadaşıma koşmuştum, yanağımda dudağının izlerini unutmayarak. O gün ne farklı bir uyanmaydı, bugün ne farklı. O gün; gözlerimi bir mucizeyi görmeye uyanmıştım. Bugün; bir iki insan daha kaybetmeye uyandım. O gün güzeldim. Bugün ise çirkin/im. Sanırım ben uyanmalara daha fazla dayanamayacağım..


                                                         Ceren Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder